31 Ekim 2007 Çarşamba

Vatan Gazetesi Bergüzar Korel Röportajı

Vatan gazetesiyle ilginç bir tanışma öykünüz var. Televizyonla ilk tanışmanızda denebilir buna.. Kimsenin bilmediği bu tesadüfle başlayalım mı sohbetimize ?

Konservatuardaydım o zaman… Beş sene önce bu anlattığım…Taksim’de yürüyorum;kamera ve mikrofonla yaklaşıp okuduğum yazarları sordular bana…Sonra da “Biz yeni bir gazete kuruyoruz, onun için bir şey söyleyebilir misiniz?” dediler, bende ne diyeyim,”İnşallah başarılı olursunuz,hayırlı olsun” dedim. Bir kağıt imzalattılar meğer , Vatan gazetesinin reklamıymış!(gülüyor) Sonra insanlar ”Bergüzar televizyondasın!” diye aramaya başladı. Eyvah dedim. Zeliha (Berksoy) Hoca ne diyecek? Vatan gazetesiyle tanışmam böyle oldu.

*Yani televizyonla biraz tesadüf de olsa bizim reklam filmimizle tanıştınız.

Öyle oldu… (gülüşmeler) Konservatuardayken çalışamazsınız. Yasaktır! Hele o dönem çok daha sıkıydı bizim okulumuz ve hocalar bana “Bergüzar reklamda oynamışsın!” diyordu. “Hocam hayır! Yani Taksim’de yürürken böyle bir şey oldu ve gerçekten reklamda oynamadım. Böyle böyle…”diye saatlerce anlatıyordum.

*Bergüzar Korel, bugün Türkiye’nin en popüler bayan oyuncusu… Hayatınızda bu beş yıl içinde neler değişti?

Ne yoktu hayatımda? Sokakta tanınmıyordum 5 yıl önce… Bu kadar başarılı bir işte tabii ki değildim. Ama 5 yıl önceki ideallerimle şimdiki ideallerim çok fazla yer değiştirmedi… Fakat her zaman söylediğim gibi başlangıçta konservatuar okumak gibi bir düşüncem yoktu.

Normal bir aileydik

*Aslında anne-baba oyuncu olunca ister istemez bu işe yönlenilir gibi geliyor.

Bu iş çok zor geliyordu. Bir kere garantiniz yok. Şu anda da baktığınız zaman, Binbir Gece’ye bağlı olarak insanlar tarafından tanınıyorum. Bir başarı söz konusu ama yarın ne olacağı hiç belli olmaz.

*Aile içinde bu sıkıntıları yaşamak mıydı çocukluktan bu yana oyunculuk planları kurmanıza engel olan ?

Her zaman belli standartlarda yaşayan bir aileydik. Ama sınırlarım vardı. Kolejde okuyordum ama babam beni hep ileriye dönük, güçlü yetiştirmeye çalıştı. Hiçbir zaman çok para koymadı cebime… Konservatuarda okurken ailemle Ulus’ta oturuyordum ama diğer arkadaşlarım gibi yaşıyordum. Anne babaya dönersek; orta 1’deydim gece saat 24.00 annemle babam evde yoklar… Neredeler? Setteler… Bu çok zor bir hayat. Yalnız kalmaktan hoşlanmıyorum, sıkılıyorum. Zaman zaman korkuyorum evde… Ve ben bu hayatı sanırım kaldıramam diyordum. Ben korkuyordum bu camiadan. Çünkü küçüklüğümden itibaren sabahlara kadar evde senaryolar çalışılırdı. Babam TRT’ye çok iş yapmıştır. Ankara’ya gider gelirdi. Yani hep bir özlem vardı. Dolayısıyla onların mesleğine karşı tepki başlıyor ama sonra bir anda konservatuar sınavında buldum kendimi.

“Özel yaşamıma çok fazla dikkat ederken çıkıp safça yediğiniz bir yemek, ertesi gün kebapçı baskını diye basıldığı zaman o gün babamın yaşamadığına şükrettim. Gerçekten şükrettim… Çünkü yaşasaydı çok farklı olaylar olabilirdi…”

*Bir çok ünlü ismin çocuğu küçük yaşlarından itibaren popüler oluyor. Bu kadar güzel bir genç kız, kendini basından saklamayı nasıl başardı?

Normal bir yaşantımız vardı. Babamla annem çok fazla dışarıya açık insanlar değillerdi. Davetlere katılmazlardı. Bu camiadan arkadaşları yoktu. Dolayısıyla ben evdeydim yani… Bir de insan kendisini çok fazla nasıl gösterir bilmiyorum.

*Maalesef trend, gece klüplerini gezip ünlü biriyle aşk yaşamak şeklinde…

Ben gece dışarıya çıkmazdım. Zaten okulda o kadar çok vakit harcıyorsunuz ki sabah 9’da gidip ertesi sabah 5’te çıktığımı bilirim okuldan. Oyuncu olmasına rağmen babam bile isyan eder, bu tempoyu kabul edemezdi. Çoğu zaman sabah 5’e kadar pencerede beklerdi beni… Belli kurallar vardı, gerçekten çok normal bir aileydik, öyle yetiştik. www.berguzar-korel.net

*İlk işinizle birlikte televizyonun en popüler kadın starı oldunuz. Bu nasıl bir sihir? Mesela babanız Tanju Korel de yıllarını sinemaya adamış bir isimdi, tanınıyordu ama bu kadar popüler olmamıştı. Bütün bunları düşünüyor musunuz ?

Hem de çok düşünüyorum. Hep sorduğum bir şey var, neden? Mesela nasıl bu kadar oldu? Nasıl herkes bu kadar bahseder oldu? Babama gelirsek ister istemez Tanju Korel’in kızı Bergüzar olarak başlandı.Keşke babam hayattayken de …(duraksıyor) Değer görmek başka bir şey ama…Şöyle söyleyebilirim, böyle bir yaşam babamın tercihiydi aslında… Her zaman ailesini çok daha fazla ön planda tutan bir insandı. Kuralları, doğruları olan, çok namuslu bir adamdı. Yanlış anlaşılmasın bu piyasada doğruları olmayan insanlar bir yerlere geliyor demiyorum ama babam böyle yaşamayı istedi ve bu yüzen çok göz önünde olmadı bizi de göz önünde tutmayı istemedi.

En zoru sessiz oyunculuk

*Bu günleri görseydi ne derdi size ?

Onu hep düşünüyorum. Şöyle de bir durum var, görseydi hem çok mutlu olurdu hem de bu sene yaşadığım olaylar sırasında ne yapardı bilmiyorum. Saçma sapan haberlerim çıktığı dönemde…(Yönetmen Kudret Sabancı ile görüntülenmesinden bahsediyor) Setle ev arası bir hayatım varken ve özel yaşamıma çok fazla özen gösterirken, çıkıp safça yediğim bir yemek ertesi gün kebapçı baskını diye basılınca ben o gün babamın yaşamadığına şükrettim. Gerçekten şükrettim. Babam yaşasaydı çok daha farklı olaylar olabilirdi. Annem de ilk zamanlar durumlara çok fazla tepki gösteriyordu ama genelde yanımdaydı ve beni teselli etmeye çalıştı. Allah’tan Ayşe (Barım) vardı. Benim bu konuma gelmemde çok büyük etkendir. Karşılık beklemeksizin bana tecrübelerini sundu. Annem de tecrübeli bir kadın ama onun zamanında böyle şeyler yokmuş.

*Yine 5 yıl öncesine dönersek;hangi diziyi izlerdiniz?

O zaman… (düşünüyor) Asmalı Konak vardı. Onu izlerdim tabii…

*O günlerde Nurgül Yeşilçay benzer bir çıkış yakalamıştı…

Konservatuardaki en büyük hakaret ‘Senden ancak dizi oyuncusu olur!’ denmesiydi (gülüyor). “Niye böyle söylüyorlar acaba” derdim. Diziler yanlıştı ama biz sınıf arkadaşlarımla oturup Asmalı Konak’ı izlerdik.

*Asmalı Konak gibi başarılı bir projede yer alma hayali kurar mıydınız ?

Belki çok klişe olacak ama her zaman umudum vardı. Çünkü bir şeyi ne kadar çok isterseniz, olacağına inananlardanım. Bir şekilde insanların olayları kendilerinin çağırdığına inanırım. Dolayısıyla bir gün iyi bir şey olacağını biliyordum. Asmalı Konak çok iyi bir işti ve inşallah diyerek iyiyi düşünmeye çalışıyordum ana bu kadar çok şeyi hayal edemiyordum açıkçası.

*Binbir Gece izleyicileri arasında şöyle bir yorum da var. Şakayla karışık, Halit Ergenç’in en kolay para kazandığı dizi bu olmalı sadece bakışarak geçiyor sahneler deniyordu başlangıçta…

Öyle mi geçiyor gerçekten ? Aslında o kadar çok çalışıp o kadar fazla çaba sarfediyoruz ki… Ama en zoru sessiz oyunculuktur.
(Ayşe barım devreye giriyor; Müge Anlı bakışarak mı para kazanıyorsunuz diye soruyor…(gülüşmeler) Mesela Yalçın Küçük de ‘İnek gibi bakıyor’ demişti…)

YENİ NESLİN YÜKSELEN YILDIZI

“En büyük eğlencem karaoke… Kızlarla gittik, çok eğleniyorduk. Bir adam içeri girdi ve cep telefonuyla bizi çekmeye başladı. Bende görüntülerin çekilip satıldığını bilmiyorum. Kim bu dediğimde “Buranın sahibinin arkadaşı, gelir bir biraz içer gider” dediler. Sonra bir açtım televizyonu, “Binbir Gece’nin mağdur Şehrazat’ı dağıttı” deniyor. Tek eğlencem orası vardı ama o günden beri gitmiyorum”


*Şöhret Bergüzar’ı değistirdi mi?

Bir defa sorumluluklarım arttı. Maddi anlamda daha rahatım, o bir gerçek. Onun dışında hakikaten değişmediğimi düşünüyorum. Çevrem ve arkadaşlarım değişmedi. Sadece dün bir arkadaşım “Bergüzar;zamanı yakalamaya çalışıyorsun.Biz karşına oturduğumuz zaman bize ‘bıdı bıdı’ bir şeyler anlatıyorsun ve sürekli etrafına bakıyorsun” dedi. Gerçekten de ışık yanıyor flaş mı patladı diye irkiliyorum. Patlayabilir , sorun yok aslındama böyle bir refleks oluştu bende. Onun dışında sanki sürekli bir yerlere yetişmem gerekiyor gibi… Bir gün yetmiyor bazen bana. www.berguzar-korel.net

*Şöhret güzel miymiş ?

Bu sene ki gündemimiz bu aslında… hem ailemizle hem de arkadaşlarımla bu konuyu konuşuyoruz. Nankörlük edemem. İyi bir işteyim. Kendimce de bir şeyler yaptım. 24 yaşında biri olarak da sağlam durduğumu düşünüyorum ama bizim ülkemizde şöhretin karşılığı gerçekten çok ağır. Ben şöhret kelimesini samimiyetsiz buluyorum. Çünkü bir şöhret nasıl yaşar bilmiyorum. Tabii artık eskisi gibi dışarı çıkmıyorum,gezmiyorum,evde daha çok zaman geçiriyorum.

*Görülüyor ki ister istemez belirlediğiniz kırmızı çizgiler var…

Kendime bir alan yaratmak zorundayım. Örneğin eskiden eşorfman ile sokağa çıkarken , artık çıkamıyorum. Ulus Parkı’nda çimenlerin üzerinde otururken, artık oturmuyorum. Beyoğlu’na gidemiyorum. İnsanlar genelde çok güzel yaklaşıyorlar ama tersi de oluyor. Çok az karşılaştım ama var. Arkanızdan o malum konu hakkında laf atanlar oluyor. O konuyla ilgili bazı kendini bilmez insanlar yorum yapıyorlar filan… Kulaklarımı tıkamak istiyorum ama ilk dönem anlam veremediğim, neden benimle bu kadar uğraşıyorlar, neden merak ediyorlar özel hayatımı, neden gazeteciler kapımın önünde bekliyorlar dediğim dönem, insanlar bana “Bergüzar şöhretin bedeli böyle bir şey” diyorlardı.

*Şöhretin bedeli olmamalı mı?

Göz önünde bir iş yapıyorsunuz. Aslında çok ego var bunun temelinde… Alkışlanmak, beğenilmek ,sevilmek var. Düşünsenize sahneye çıkıyorsunuz bütün ışıklar sizin üzerinizde ve insanlar sizi alkışlıyor. Çok hastalıklı bir durum aslında… Çok normal bir durum değil. Bu durumdan şikayetçi olmak bana pekte akıllıca gelmiyor. Benim isyanım hakkımda yalan ve rencide edici haberlerle oldu. Neden diyordum, neden bunu yapıyorlar ki ? Ben düzgün yaşıyorum.

*Ya yalçın Küçük’ün eleştirisi?

Onu hiç şey yapmadım… Nasıl diyeyim… öyle bir eleştiri bei yaralamadı. Çünkü o kişinin üslubu ve tercihi öyle bir açıklama yapmaktı. Hatta güldüm. Ama Kudret Sabancı olayının komploya dönüşmesine çok üzüldüm. Çünkü işe başladım. Herkese yakıştırmaya başladılar. İlk önce Halit ile yakıştırdılar,sonra bir takım insanlarla yakıştırdılar. Artık adlarını bile unuttum. Sonra Kudret.

*Çuvaldızı kendimize batırırsak eğer, şöhretin bedeli dediğimiz şey şöhretli insanların da insan olduğunu unutmak mı acaba ?

Siz bir modelsiniz. Hani kartondan tanıtım mankenleri yapılır ya. Sizi öyle görüyorlar. Binbir Gece’nin mağdur güzeli dağıttı diye haber çıkıyor örneğin… Ve benim konuşmama özgürlüğüm yok mesela… Sanki sorulan her soruya cevap vermek zorundayım. Böyle bir şey yok. Benim uymak zorunda olduğum kurallar var. Ben bir yapım şirketiyle çalışıyorum TMC.

* TMC’nin yaşamınızla ilgili koyduğunuz kurallar mı var?

Tabii ki… Birde insanın kendi kuralları ve prensipleri var. Ben özel yaşamımla konuşulmayı istemiyorum. Bizim Erol Abi ile (avcı) sözümüz var. Kağıt üzerinde çok bir şeyimiz yok. Beni karşısına aldığında her şeyi açıkça anlattı. “Bergüzar hayatın çok değişecek,yolda insanlar seni çevirecek. Sadece senin sağlam durmanı ve bana söz vermeni istiyorum. Bu hayat senin başını döndürmesin” dedi. Bende ona zamanında söz verdim. Ortada bir karakter var , Şehrazat. Ben zaten Şehrazat’a çok uzak yaşayan biri değilim ama o karakteri zedelememeliyim.

PARA KAZANMAK ZEVKLİYMİŞ

*Oyuncuların birbirlerine yakıştırılması adettendir. Siz de Halit Ergenç’le yakıştırıldınız bir süre… Ama Halit Bey’in önce nişanlanması, kısa bir süre öncede evlenmesi hayal kırıklığı yarattı biraz…

Bende çok sevindim. Üzerimden bir yük kalktı. İnsanlar gördüler dedim.

*Halit Ergenç’le başlayan süreçte bir çok isimle yakıştırıldınız. Şimdi Tan Sağtürk’le beraberliğiniz var. Bu beraberlik asılsız aşk dedikodularını engellemeye de yaradı heralde…

Çok rahatım çünkü o haberler konsantrasyonumu çok bozdu. Olabildiğince az bir yarayla atlatmaya çalıştım ama fiziksel görünümümü bile etkiledi. Çok hızlı kilo alıp vermeye başladım. Cildim çok bozuldu konsantrasyonum sıfıra indi. “3-2-1 kayıt!” deniyor ama ben duruyordum. Oynamamaya başladım. Çünkü her gün setten biri elinde gazeteyle geliyordu, ilk sayfada fotoğrafım ve yanlış bir haber çıkmış. Yani girdiğim mesleğe , o kadar profesyonel değilim. Yine de bu kadar şeye karşı iyi durduğumu düşünüyorum.

*Bu kadar parlak bir işin ardından ne yapacağım korkusu sardı mı şimdiden ?

Hep var. Çünkü çıtayı yüksek tutuyorsunuz. Bundan sonra yapacaklarımda,bunun tesadüf olmadığını göstermek zorundayım.

*Bundan sonraki iş ne olursa olsun iyi para kazandıracağı kesin heralde

İnşallah. Ben değil Ayşe anlar o işleri.(gülüyor) mesela geçtiğimiz günlerde bir gözlük firmasının tanıtımı için beni çağırdığı ancak çok büyük para istediğim için vazgeçtiklerine sair bir haber çıktı. Bir defa ben tanıtımlara gitmiyorum. Öyle bir şey yapmıyoruz.

*Niye para kazanmak istemiyor musunuz ?

Şu anda öyle bir şey olmaz. Ben oyunculukla para kazanmak istiyorum. Bir şeyler yapıp başarılı olup onun parasını kazanmak gerçekten zevkli bir şeymiş. Bu sene bunu anladım.

Hiç yorum yok: