31 Ekim 2007 Çarşamba

44. Altın Portakal Festivalinden Resimler



Kurtlar Vadisi Bergüzar Gökçe Korel Resimleri



Bergüzar Korel - Harika Pazar Röportaj


http://www.speedyshare.com/772724269.html

Antalya'da Altın Portakal Heyecanı

Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) ve Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) iş birliğiyle Real'in ana sponsorluğu ve Başbakanlık Tanıtım Fonu ile Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın desteğiyle 19-28 Ekim tarihleri arasında gerçekleştirilecek 44. Antalya Altın Portakal Film Festivali heyecanı başladı

Dünyaca ünlü yıldızların ve sinema dünyasına damga vuran usta yönetmenlerin katılacağı festivalin açılışı bugün yapılacak. Festivale katılan ünlü Türk sinema sanatçıları sabah saatlerinden itibaren Antalya'ya gelmeye başladı.


Antalya Film Festivali'ne katılacak sanatçılardan Pelin Batu, Berk Hakman, Meltem Cumbul, Fadik Sevin Atasoy, Hülya Koçyiğit, Cem Özer, Şerif Sezer, Tuğba Ünsal, Cansel Elçin, Ebru Ceylan, Mehmet Aslantuğ, Yusuf Sezgin, Göksel Arsoy, Zafer Algöz, Devrim Nas, Demet Evgar, Şahnaz Çakıralp, Bergüzar Korel, Dolunay Soysert, Sinan Tuzcu, Lale Mansur ve Yavuz Turgul Antalya Havalimanında yoğun ilgi gördü.

Tanju korel keşfetmiş

Manken - Oyuncu Tuba Ünsal, Şöhretini Bergüzar Korel'in Babası Merhum Tanju Korel'e Borçlu Olduğunu Açıkladı.

MANKEN - OYUNCU Tuba Ünsal, ŞÖHRETİNİ Bergüzar Korel'İN BABASI MERHUM TANJU KOREL'E BORÇLU OLDUĞUNU AÇIKLADI.

'Beni Bergüzar'ın babası keşfetti, şöhretimi ona borçluyum' diyen Ünsal şöyle konuştu: "Bergüzar Korel benim çocukluk arkadaşım. Onu çok beğenirdim. Sürekli olarak, 'Günün birinde çok ünlü olacaksın. Ama ne olur ünlü olma, çünkü bu çok iyi bir şey değil' derdim. Tahmin ettiğimden çok daha başarılı oldu. Bergüzar'ın babası ünlü oyuncu Tanju Korel'e çok büyük bir vefa borcum var. Çünkü bugün eğer buradaysam, bu onun sayesinde oldu. Beni İzmir'den İstanbul'a getiren kişi odur ve ilk dizimin yapımcısı da odur. Ailece bana çok sahip çıktılar, haklarını hiçbir zaman ödeyemem.' (Gecce.com) 22.10.2007

Berguzar ve Tan Amerika'da

Binbir Gece diziyle yıldızı parlayan genç oyuncu Bergüzar Korel ile sevgilisi ünlü balet Tan Sağtürk Amerika'da tatil yapıyor.

İkilinin geçen hafta önce New York'a gittikleri, sonra da Dallas'ta yaşayan Korel’in ablasının yanına geçecekleri öğrenildi. Sağtürk ile Korel’in yakında bir sürpriz yapıp nikah masasına oturmaları beklenirken çıktıkları bu tatil magazin çevrelerinde ön balayı olarak nitelendiriliyor. Sağtürk de bir süre önce, sevgilisini İzmir'de yaşayan ailesiyle tanıştırmıştı. Çift, 15 Ağustos’ta İstanbul'a dönecek.

Kaynak;bugün

Vatan Gazetesi Bergüzar Korel Röportajı

Vatan gazetesiyle ilginç bir tanışma öykünüz var. Televizyonla ilk tanışmanızda denebilir buna.. Kimsenin bilmediği bu tesadüfle başlayalım mı sohbetimize ?

Konservatuardaydım o zaman… Beş sene önce bu anlattığım…Taksim’de yürüyorum;kamera ve mikrofonla yaklaşıp okuduğum yazarları sordular bana…Sonra da “Biz yeni bir gazete kuruyoruz, onun için bir şey söyleyebilir misiniz?” dediler, bende ne diyeyim,”İnşallah başarılı olursunuz,hayırlı olsun” dedim. Bir kağıt imzalattılar meğer , Vatan gazetesinin reklamıymış!(gülüyor) Sonra insanlar ”Bergüzar televizyondasın!” diye aramaya başladı. Eyvah dedim. Zeliha (Berksoy) Hoca ne diyecek? Vatan gazetesiyle tanışmam böyle oldu.

*Yani televizyonla biraz tesadüf de olsa bizim reklam filmimizle tanıştınız.

Öyle oldu… (gülüşmeler) Konservatuardayken çalışamazsınız. Yasaktır! Hele o dönem çok daha sıkıydı bizim okulumuz ve hocalar bana “Bergüzar reklamda oynamışsın!” diyordu. “Hocam hayır! Yani Taksim’de yürürken böyle bir şey oldu ve gerçekten reklamda oynamadım. Böyle böyle…”diye saatlerce anlatıyordum.

*Bergüzar Korel, bugün Türkiye’nin en popüler bayan oyuncusu… Hayatınızda bu beş yıl içinde neler değişti?

Ne yoktu hayatımda? Sokakta tanınmıyordum 5 yıl önce… Bu kadar başarılı bir işte tabii ki değildim. Ama 5 yıl önceki ideallerimle şimdiki ideallerim çok fazla yer değiştirmedi… Fakat her zaman söylediğim gibi başlangıçta konservatuar okumak gibi bir düşüncem yoktu.

Normal bir aileydik

*Aslında anne-baba oyuncu olunca ister istemez bu işe yönlenilir gibi geliyor.

Bu iş çok zor geliyordu. Bir kere garantiniz yok. Şu anda da baktığınız zaman, Binbir Gece’ye bağlı olarak insanlar tarafından tanınıyorum. Bir başarı söz konusu ama yarın ne olacağı hiç belli olmaz.

*Aile içinde bu sıkıntıları yaşamak mıydı çocukluktan bu yana oyunculuk planları kurmanıza engel olan ?

Her zaman belli standartlarda yaşayan bir aileydik. Ama sınırlarım vardı. Kolejde okuyordum ama babam beni hep ileriye dönük, güçlü yetiştirmeye çalıştı. Hiçbir zaman çok para koymadı cebime… Konservatuarda okurken ailemle Ulus’ta oturuyordum ama diğer arkadaşlarım gibi yaşıyordum. Anne babaya dönersek; orta 1’deydim gece saat 24.00 annemle babam evde yoklar… Neredeler? Setteler… Bu çok zor bir hayat. Yalnız kalmaktan hoşlanmıyorum, sıkılıyorum. Zaman zaman korkuyorum evde… Ve ben bu hayatı sanırım kaldıramam diyordum. Ben korkuyordum bu camiadan. Çünkü küçüklüğümden itibaren sabahlara kadar evde senaryolar çalışılırdı. Babam TRT’ye çok iş yapmıştır. Ankara’ya gider gelirdi. Yani hep bir özlem vardı. Dolayısıyla onların mesleğine karşı tepki başlıyor ama sonra bir anda konservatuar sınavında buldum kendimi.

“Özel yaşamıma çok fazla dikkat ederken çıkıp safça yediğiniz bir yemek, ertesi gün kebapçı baskını diye basıldığı zaman o gün babamın yaşamadığına şükrettim. Gerçekten şükrettim… Çünkü yaşasaydı çok farklı olaylar olabilirdi…”

*Bir çok ünlü ismin çocuğu küçük yaşlarından itibaren popüler oluyor. Bu kadar güzel bir genç kız, kendini basından saklamayı nasıl başardı?

Normal bir yaşantımız vardı. Babamla annem çok fazla dışarıya açık insanlar değillerdi. Davetlere katılmazlardı. Bu camiadan arkadaşları yoktu. Dolayısıyla ben evdeydim yani… Bir de insan kendisini çok fazla nasıl gösterir bilmiyorum.

*Maalesef trend, gece klüplerini gezip ünlü biriyle aşk yaşamak şeklinde…

Ben gece dışarıya çıkmazdım. Zaten okulda o kadar çok vakit harcıyorsunuz ki sabah 9’da gidip ertesi sabah 5’te çıktığımı bilirim okuldan. Oyuncu olmasına rağmen babam bile isyan eder, bu tempoyu kabul edemezdi. Çoğu zaman sabah 5’e kadar pencerede beklerdi beni… Belli kurallar vardı, gerçekten çok normal bir aileydik, öyle yetiştik. www.berguzar-korel.net

*İlk işinizle birlikte televizyonun en popüler kadın starı oldunuz. Bu nasıl bir sihir? Mesela babanız Tanju Korel de yıllarını sinemaya adamış bir isimdi, tanınıyordu ama bu kadar popüler olmamıştı. Bütün bunları düşünüyor musunuz ?

Hem de çok düşünüyorum. Hep sorduğum bir şey var, neden? Mesela nasıl bu kadar oldu? Nasıl herkes bu kadar bahseder oldu? Babama gelirsek ister istemez Tanju Korel’in kızı Bergüzar olarak başlandı.Keşke babam hayattayken de …(duraksıyor) Değer görmek başka bir şey ama…Şöyle söyleyebilirim, böyle bir yaşam babamın tercihiydi aslında… Her zaman ailesini çok daha fazla ön planda tutan bir insandı. Kuralları, doğruları olan, çok namuslu bir adamdı. Yanlış anlaşılmasın bu piyasada doğruları olmayan insanlar bir yerlere geliyor demiyorum ama babam böyle yaşamayı istedi ve bu yüzen çok göz önünde olmadı bizi de göz önünde tutmayı istemedi.

En zoru sessiz oyunculuk

*Bu günleri görseydi ne derdi size ?

Onu hep düşünüyorum. Şöyle de bir durum var, görseydi hem çok mutlu olurdu hem de bu sene yaşadığım olaylar sırasında ne yapardı bilmiyorum. Saçma sapan haberlerim çıktığı dönemde…(Yönetmen Kudret Sabancı ile görüntülenmesinden bahsediyor) Setle ev arası bir hayatım varken ve özel yaşamıma çok fazla özen gösterirken, çıkıp safça yediğim bir yemek ertesi gün kebapçı baskını diye basılınca ben o gün babamın yaşamadığına şükrettim. Gerçekten şükrettim. Babam yaşasaydı çok daha farklı olaylar olabilirdi. Annem de ilk zamanlar durumlara çok fazla tepki gösteriyordu ama genelde yanımdaydı ve beni teselli etmeye çalıştı. Allah’tan Ayşe (Barım) vardı. Benim bu konuma gelmemde çok büyük etkendir. Karşılık beklemeksizin bana tecrübelerini sundu. Annem de tecrübeli bir kadın ama onun zamanında böyle şeyler yokmuş.

*Yine 5 yıl öncesine dönersek;hangi diziyi izlerdiniz?

O zaman… (düşünüyor) Asmalı Konak vardı. Onu izlerdim tabii…

*O günlerde Nurgül Yeşilçay benzer bir çıkış yakalamıştı…

Konservatuardaki en büyük hakaret ‘Senden ancak dizi oyuncusu olur!’ denmesiydi (gülüyor). “Niye böyle söylüyorlar acaba” derdim. Diziler yanlıştı ama biz sınıf arkadaşlarımla oturup Asmalı Konak’ı izlerdik.

*Asmalı Konak gibi başarılı bir projede yer alma hayali kurar mıydınız ?

Belki çok klişe olacak ama her zaman umudum vardı. Çünkü bir şeyi ne kadar çok isterseniz, olacağına inananlardanım. Bir şekilde insanların olayları kendilerinin çağırdığına inanırım. Dolayısıyla bir gün iyi bir şey olacağını biliyordum. Asmalı Konak çok iyi bir işti ve inşallah diyerek iyiyi düşünmeye çalışıyordum ana bu kadar çok şeyi hayal edemiyordum açıkçası.

*Binbir Gece izleyicileri arasında şöyle bir yorum da var. Şakayla karışık, Halit Ergenç’in en kolay para kazandığı dizi bu olmalı sadece bakışarak geçiyor sahneler deniyordu başlangıçta…

Öyle mi geçiyor gerçekten ? Aslında o kadar çok çalışıp o kadar fazla çaba sarfediyoruz ki… Ama en zoru sessiz oyunculuktur.
(Ayşe barım devreye giriyor; Müge Anlı bakışarak mı para kazanıyorsunuz diye soruyor…(gülüşmeler) Mesela Yalçın Küçük de ‘İnek gibi bakıyor’ demişti…)

YENİ NESLİN YÜKSELEN YILDIZI

“En büyük eğlencem karaoke… Kızlarla gittik, çok eğleniyorduk. Bir adam içeri girdi ve cep telefonuyla bizi çekmeye başladı. Bende görüntülerin çekilip satıldığını bilmiyorum. Kim bu dediğimde “Buranın sahibinin arkadaşı, gelir bir biraz içer gider” dediler. Sonra bir açtım televizyonu, “Binbir Gece’nin mağdur Şehrazat’ı dağıttı” deniyor. Tek eğlencem orası vardı ama o günden beri gitmiyorum”


*Şöhret Bergüzar’ı değistirdi mi?

Bir defa sorumluluklarım arttı. Maddi anlamda daha rahatım, o bir gerçek. Onun dışında hakikaten değişmediğimi düşünüyorum. Çevrem ve arkadaşlarım değişmedi. Sadece dün bir arkadaşım “Bergüzar;zamanı yakalamaya çalışıyorsun.Biz karşına oturduğumuz zaman bize ‘bıdı bıdı’ bir şeyler anlatıyorsun ve sürekli etrafına bakıyorsun” dedi. Gerçekten de ışık yanıyor flaş mı patladı diye irkiliyorum. Patlayabilir , sorun yok aslındama böyle bir refleks oluştu bende. Onun dışında sanki sürekli bir yerlere yetişmem gerekiyor gibi… Bir gün yetmiyor bazen bana. www.berguzar-korel.net

*Şöhret güzel miymiş ?

Bu sene ki gündemimiz bu aslında… hem ailemizle hem de arkadaşlarımla bu konuyu konuşuyoruz. Nankörlük edemem. İyi bir işteyim. Kendimce de bir şeyler yaptım. 24 yaşında biri olarak da sağlam durduğumu düşünüyorum ama bizim ülkemizde şöhretin karşılığı gerçekten çok ağır. Ben şöhret kelimesini samimiyetsiz buluyorum. Çünkü bir şöhret nasıl yaşar bilmiyorum. Tabii artık eskisi gibi dışarı çıkmıyorum,gezmiyorum,evde daha çok zaman geçiriyorum.

*Görülüyor ki ister istemez belirlediğiniz kırmızı çizgiler var…

Kendime bir alan yaratmak zorundayım. Örneğin eskiden eşorfman ile sokağa çıkarken , artık çıkamıyorum. Ulus Parkı’nda çimenlerin üzerinde otururken, artık oturmuyorum. Beyoğlu’na gidemiyorum. İnsanlar genelde çok güzel yaklaşıyorlar ama tersi de oluyor. Çok az karşılaştım ama var. Arkanızdan o malum konu hakkında laf atanlar oluyor. O konuyla ilgili bazı kendini bilmez insanlar yorum yapıyorlar filan… Kulaklarımı tıkamak istiyorum ama ilk dönem anlam veremediğim, neden benimle bu kadar uğraşıyorlar, neden merak ediyorlar özel hayatımı, neden gazeteciler kapımın önünde bekliyorlar dediğim dönem, insanlar bana “Bergüzar şöhretin bedeli böyle bir şey” diyorlardı.

*Şöhretin bedeli olmamalı mı?

Göz önünde bir iş yapıyorsunuz. Aslında çok ego var bunun temelinde… Alkışlanmak, beğenilmek ,sevilmek var. Düşünsenize sahneye çıkıyorsunuz bütün ışıklar sizin üzerinizde ve insanlar sizi alkışlıyor. Çok hastalıklı bir durum aslında… Çok normal bir durum değil. Bu durumdan şikayetçi olmak bana pekte akıllıca gelmiyor. Benim isyanım hakkımda yalan ve rencide edici haberlerle oldu. Neden diyordum, neden bunu yapıyorlar ki ? Ben düzgün yaşıyorum.

*Ya yalçın Küçük’ün eleştirisi?

Onu hiç şey yapmadım… Nasıl diyeyim… öyle bir eleştiri bei yaralamadı. Çünkü o kişinin üslubu ve tercihi öyle bir açıklama yapmaktı. Hatta güldüm. Ama Kudret Sabancı olayının komploya dönüşmesine çok üzüldüm. Çünkü işe başladım. Herkese yakıştırmaya başladılar. İlk önce Halit ile yakıştırdılar,sonra bir takım insanlarla yakıştırdılar. Artık adlarını bile unuttum. Sonra Kudret.

*Çuvaldızı kendimize batırırsak eğer, şöhretin bedeli dediğimiz şey şöhretli insanların da insan olduğunu unutmak mı acaba ?

Siz bir modelsiniz. Hani kartondan tanıtım mankenleri yapılır ya. Sizi öyle görüyorlar. Binbir Gece’nin mağdur güzeli dağıttı diye haber çıkıyor örneğin… Ve benim konuşmama özgürlüğüm yok mesela… Sanki sorulan her soruya cevap vermek zorundayım. Böyle bir şey yok. Benim uymak zorunda olduğum kurallar var. Ben bir yapım şirketiyle çalışıyorum TMC.

* TMC’nin yaşamınızla ilgili koyduğunuz kurallar mı var?

Tabii ki… Birde insanın kendi kuralları ve prensipleri var. Ben özel yaşamımla konuşulmayı istemiyorum. Bizim Erol Abi ile (avcı) sözümüz var. Kağıt üzerinde çok bir şeyimiz yok. Beni karşısına aldığında her şeyi açıkça anlattı. “Bergüzar hayatın çok değişecek,yolda insanlar seni çevirecek. Sadece senin sağlam durmanı ve bana söz vermeni istiyorum. Bu hayat senin başını döndürmesin” dedi. Bende ona zamanında söz verdim. Ortada bir karakter var , Şehrazat. Ben zaten Şehrazat’a çok uzak yaşayan biri değilim ama o karakteri zedelememeliyim.

PARA KAZANMAK ZEVKLİYMİŞ

*Oyuncuların birbirlerine yakıştırılması adettendir. Siz de Halit Ergenç’le yakıştırıldınız bir süre… Ama Halit Bey’in önce nişanlanması, kısa bir süre öncede evlenmesi hayal kırıklığı yarattı biraz…

Bende çok sevindim. Üzerimden bir yük kalktı. İnsanlar gördüler dedim.

*Halit Ergenç’le başlayan süreçte bir çok isimle yakıştırıldınız. Şimdi Tan Sağtürk’le beraberliğiniz var. Bu beraberlik asılsız aşk dedikodularını engellemeye de yaradı heralde…

Çok rahatım çünkü o haberler konsantrasyonumu çok bozdu. Olabildiğince az bir yarayla atlatmaya çalıştım ama fiziksel görünümümü bile etkiledi. Çok hızlı kilo alıp vermeye başladım. Cildim çok bozuldu konsantrasyonum sıfıra indi. “3-2-1 kayıt!” deniyor ama ben duruyordum. Oynamamaya başladım. Çünkü her gün setten biri elinde gazeteyle geliyordu, ilk sayfada fotoğrafım ve yanlış bir haber çıkmış. Yani girdiğim mesleğe , o kadar profesyonel değilim. Yine de bu kadar şeye karşı iyi durduğumu düşünüyorum.

*Bu kadar parlak bir işin ardından ne yapacağım korkusu sardı mı şimdiden ?

Hep var. Çünkü çıtayı yüksek tutuyorsunuz. Bundan sonra yapacaklarımda,bunun tesadüf olmadığını göstermek zorundayım.

*Bundan sonraki iş ne olursa olsun iyi para kazandıracağı kesin heralde

İnşallah. Ben değil Ayşe anlar o işleri.(gülüyor) mesela geçtiğimiz günlerde bir gözlük firmasının tanıtımı için beni çağırdığı ancak çok büyük para istediğim için vazgeçtiklerine sair bir haber çıktı. Bir defa ben tanıtımlara gitmiyorum. Öyle bir şey yapmıyoruz.

*Niye para kazanmak istemiyor musunuz ?

Şu anda öyle bir şey olmaz. Ben oyunculukla para kazanmak istiyorum. Bir şeyler yapıp başarılı olup onun parasını kazanmak gerçekten zevkli bir şeymiş. Bu sene bunu anladım.

Bergüzar ile hayat üzerine bir röportaj

Çelişkilerle dolu bir hayatım oldu

Çocuğunun hayatını kurtarmak için patronundan 150 bin dolar borç isteyen bir annenin karşılaştığı ahlaksız teklifi ve sonrasında yaşadıklarını konu alan "Binbir Gece", üç haftadır milyonları ekran başına çiviliyor. Kanal D’nin reyting rekortmeni dizisinin başrol oyuncusu Bergüzar Korel, hayatını Kelebek’e anlattı.

Bergüzar Korel... Herkes onu "Kurtlar Vadisi Irak" filmindeki ’Leyla’ rolüyle tanıdı. Bu film sayesinde yıldızı bir anda parlayan Korel, şimdi ise "Binbir Gece" dizisiyle gündemde. Merhum aktör Tanju Korel ile 1970’li yılların başarılı aktristi Hülya Darcan’ın kızı olan Bergüzar Korel, bakın hayatının ilk 18 yılında neler yaşamış...

Türkiye’nin hayranlıkla izlediği Bergüzar Korel’i yakından tanıyabilir miyiz?

- 1982 doğumluyum. Benden yedi yaş büyük bir ablam var. O şu an evli ve Amerika’da yaşıyor. Çocukluğumun en güzel yılları Ulus’ta geçti. İçinde meyve ağaçları bulunan büyük bir sitede büyüdüm. Ağaçların tepesinden inmezdim. Erkek çocuğu gibiydim. Başta kirpi olmak üzere birçok hayvan besledim.


Kirpi beslemek mi? Çok ilginç!

- Evet... Bir gün bahçede oynarken, top şeklinde, üzeri diken diken olan bir şey dikkatimi çekti. Ne olduğunu merak edip elimi attığımda, kirpiyle tanışmış oldum. Her gün bahçeye yiyecek bırakır, kirpinin onu yemesini seyrederdim. Ben her şeyi yaşayarak, hayatın içinde öğrendim. Çok özgür bir çocukluk geçirdim. Aslında çok çelişkilerle dolu bir hayatım oldu demek daha doğru...

Ne gibi?

- Özgür bir çocuktum ama annem ve babam çok otoriterdi. Özellikle rahmetli babam, sınırları çok zorlayan bir babaydı. Yani bizim belirli kurallarımız vardı. Mesela hepimiz aynı anda sofraya oturmak zorundaydık. Mutlaka her banyodan sonra anne ve babamın eli öpülürdü. Her pazar ormana koşuya gidilir, sonra da piknik yapılırdı. Bunlar Korel Ailesi’nin adetleriydi. Evin en küçüğü olduğum için de herkesin koruması altındaydım. Bu durum bir zaman sonra beni rahatsız etmeye başladı. Öyle bir zaman geldi ki birey olduğumu göstermek istedim.

Ne yaptınız?

- Ortaokul yıllarıydı. Okula beni annem götürüp getiriyordu. Oysa bütün arkadaşlarım otobüsle, minibüsle gidiyordu. Bu benim için çok önemliydi. Tek başıma bir şey yapmak istiyordum. Sonunda bir gün babama, bu isteğimi çekinerek de olsa açtım. Kendisi hiç itiraz etmeden izin verdi, cebime de para koydu. Okuldan çıktım, otobüs durağına geldim ama kalakaldım! Çünkü hangi otobüse bineceğimi, hangi durakta ineceğimi bilmiyordum. Kaçırırlar korkusuyla taksiye de binemediğimden Gayrettepe’den Ulus TRT’ye kadar yürüdüm. 2 buçuk saat sonra eve geldim. Bu olaydan sonra artık tek başıma bir şeyler yapmama izin vermişlerdi.

Sporcu geçmişiniz de var, değil mi?

- Evet, voleybol oynadım. Babam küçüklüğümden itibaren bana hep ders aldırdı. Piyano çaldım, buz pateni yaptım, dans eğitimi aldım. Maymun iştahlı bir çocuktum. Her şeyden biraz biraz yaptım. Ben 4 buçuk kilo doğmuşum. Asla doymuyormuşum. 4 yaşına kadar hep çok kilolu oldum. Fakat ilkokul yıllarında zayıflamaya başladım. Öyle zayıfladım ki arkadaşlarım bana "çiroz" derdi... Kocaman elli, kocaman ayaklı bir kız oldum. Ortaokul yıllarında vücudum şekle girmeye başladı.

Kilolar gidince erkeklerin ilgisini çekmeye de başladınız tabii...

- Evet... Erkeklerin niye bana baktıklarını anlamaya çalışır, kaçardım onlardan.

Bunun sebebi babanızın size uyguladığı baskı olabilir mi?

- Babam kıskanç bir adamdı. Bir garson servis yapacağı zaman yanlışlıkla bizlere dokunsa, bu büyük bir tartışma konusu olurdu. Babam çevreye karşı çok iyi birisiydi. Onun bütün sorunu bizimleydi. Çünkü bize karşı o kadar büyük bir sevgisi vardı ki, bu sevgisiyle baş edemiyordu. Mesela ailenin en küçüğü olduğum için babam bana aşıktı. Bir erkek arkadaşım olduğunda karalar bağlar, çocuk gibi olurdu. Mesela arkadaşım evden beni almaya gelirdi, "Gel tavla oynayalım evladım" diyerek çocuğu sabaha kadar evde tutardı. Sırf dışarı çıkmayalım diye. Yani çok büyük bir sevgisi vardı bana karşı. Başıma bir şey gelecek endişesiyle hep gözünün önünde olmamı isterdi. O yüzden çok çatışırdık...

BABAM SOYADIMI KULLANDIRMADI

Bu baskılar psikolojinizi nasıl etkiledi?

- Bir gün "Beni korumayın" diye isyan ettim. Sonra kendime evin içinde bir dünya kurdum. Akşam 17.00’den sonra dışarıda bir hayatım olmadığı için eve geldiğimde de odamdan dışarı çıkmıyordum. Bütün bu sıkıntılı gençlik yıllarıma rağmen, babam bende asla kötü bir iz bırakmamıştır. 24 yaşında annemden ayrılıp, tek başıma yaşamaya başladım. Ama hálá babam varmış gibi yaşamaya çalışıyorum.

Konservatuvarla beraber neler değişti hayatınızda?

- Evde küçücük bir oda içine hapsettiğim, göstermekten utandığım gözyaşlarım, sevinçlerim, tepkilerim, sahne üzerinde çıkmaya başladı. Bunu çok sevdim. Bu arada babam ile ilişkilerim müthiş ilerledi. Oyuncu olmamı istemeyen babam, benim başarılarımdan mutlu olmaya, okula gelip oyunlarımı izlemeye başladı. Fakat son sınıfa geldiğimde "Eyvah, okuldan sonra ne yapacak, bu piyasada kimlerle karşılaşacak bu kız" kaygısı taşımaya başladı.

Reddedildiğiniz işler oldu mu?

- Olmaz mı? Mesela bir dizi filmde yer aldım. Benim sahnelerim çekilmeye başlandığı gün bana "Sizden daha ilginç bir tip arıyoruz" dediler ve beni projeden çıkardılar. Bu çok ağır bir şeydi benim için. Tam bir yıl konservatuvarda sahneye çıkamadım. Kendime güvenimi kaybetmiştim.

Sonra ne oldu?

- Emeğimin karşılığını bir gün alacağımı biliyordum. Hiçbir zaman umudumu kaybetmedim. Sonra bir gün "Kurtlar Vadisi Irak" filminden teklif geldi. Bu filmden sonra birçok teklifi geri çevirmemin nedeni, TMC ile çalışmak istememdi. Ben şuna inanıyorum, istemeyi bilirsen, Tanrı her isteğini gerçekleştiriyor. Ben iyi bir kanalda, iyi bir iş yapmak istedim ve oldu!

Hiç anneniz, babanız yardımcı olmadı mı size? Yani yapımcılarla tanıştırmak gibi...

- Yok, olmadı. Babam torpil denilen şeyden nefret ederdi. Öyle ki bazı projelerde, yanlış anlaşılır diye Korel soyadını bile kullandırmadı bana... Birkaç işte adım bu yüzden Bergüzar Gökçe diye yazıldı. Gökçe benim ikinci ismimdi. Mücadelemi bu yüzden tek başıma verdim. Sabrettim! Sonunda da başardım.

Babasına rest çekti

Otoriter babanın baskısıyla, Korel Ailesi’nin kurallarının dışına çıkamadan geçen bir ergenlik dönemi... Hayatınızın dönüm noktası üniversite yani konservatuvar yılları olsa gerek...

- Evet. Hep konservatuvarı istedim ama bunu bir türlü aileme söyleyemiyordum. Hem karşı çıkacaklarını düşünüyordum hem de bunu söylemeye utanıyordum. Yani oyunculuk yapmak istediğimi söylersem, benim üzerime kurdukları bütün hayallerini yıkacağımı düşünüyordum. Hiçbir zaman doktor olmamı istemediler ama bu mesleğe girip acı çekmemi de istemediler. Babam benim turizmci olmamı istiyordu. Üniversite sınavına girdim ve puanım turizm başta olmak üzere işletme gibi birçok yeri tuttu. İstanbul dışında da birçok okula gidebiliyordum. Ama babam İstanbul dışına göndermeyince ben de "Madem sen beni göndermiyorsun, ben de işletme okumak istemiyorum. Konservatuvara gideceğim" dedim. Oyuncu olmakta kararlı olduğumu görünce onay verdi ve Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’ne girdim.

20 YAŞINA KADAR FLÖRTÜM OLMADI

Kaç yaşında sevgiliniz oldu?

- Hiçbir zaman ben en güzel, en popüler kız olmadım. Hatta lise yıllarında yeniden kilo almaya, şişmeye başladım. İri yarı kocaman bir kızdım. Ama ben kendimi hep seviyordum. Arkadaşlarımın bana "deve, zürafa" gibi lakaplar takmalarına rağmen, bunları hiç dert etmezdim. Kendimi severdim. Ama ilk flörtüm konservatuvar 2’nci sınıfta oldu. Yani 20 yaşındaydım. Tabii ki 20 yaşına kadar aşık oldum. Ama bunu hep kendi içimde yaşadım. Platonikti benim aşklarım...

Şehrazat'ın hikâyesini biliyor musunuz?

Bir zamanlar Fars diyarının Şehriyar isminde bir hükümdarı varmış. Hani şu Bin bir Gece'deki Onur'un çok sevdiği atına verdiği isim... Şehriyar,
Hindistan'dan Çin'e kadar uzanan bütün toprakların kralıymış.

Ama bunca güç, bunca kudret bir gün karısının kendisini aldatmasının önüne geçememiş. Başına gelen acı olay yüzünden deliye dönen Şehriyar, artık
bütün kadınların nankör ve sadakatsiz olduğuna inanmaya başlamış.

Önce karısını öldürtmüş. Ardından da vezirine, kendisine her gece başka bir kadın getirmesini emretmiş. Her gece yatağına yeni bir gelin alan
Şehriyar, geceyi geçirdikten sonra tan vakti kadınları öldürtüyormuş.Çünkü artık yatağına aldığı hiçbir kadının gün yüzü görmesini istemiyormuş.


Bu durum yıllarca böyle devam etmiş. Fars diyarın'ın genç kızları kan ağlamakta, Kral Şehriyar ise akan kana doymamaktaymış. Derken bir gün
vezirin güzeller güzelli, akıllılar akıllısı kızı Şehrazat' ın aklına bir plan gelmiş. Ve bir sonraki gece, karısı olarak Kral Şehriyar' ın koynuna girmiş.

Şehrazat, her gece tan vaktine kadar süren masallar anlatmaya başlamış Şehriyar'a. Büyülü gözleri ve sihirli sözleriyle aşık etmiş kralı kendisine.
Ancak hiçbir masalın sonu gelmiyormuş güneş doğmaya başladığında. Ve masalın sonunu merak eden Şehriyar, Şehrazat' ın ertesi gece masala
kaldığı yerden devam edebilmesi için sürekli idamını erteliyormuş.

Gel zaman git zaman Şehrazat tam 1001 gece boyunca masal anlatmış yüreği yaralı krala. Bu arada da üç tane çocukları olmuş. Ve Şehriyar,
kadınlara duyduğu öfkeyi unutmuş. İdam kararı kaldırılmış, Fars diyarının kadınları bayram yapmış.İşte tarihi günümüzden bin yıl öncesine
kadar uzanan Bin bir Gece Masalları'nın gerçek öyküsü bu. Tatlı dilli ve sadık kalpli kadının,Şehrazat' ın, dünyanın en acımasız kralı Şehriyar' ı
sevgiyle değiştirdiği muhteşem masal...

14 Eylül 2007 Cuma

Kıraç Binbir gece dizi müziği Sözlü yeni

Binbir Gece Klip: Kıraç - Siyah Gece

Binbir gece yeni klip

Şehrazat

Bergüzar Korel-Pantene Reklamı

Berguzar Korel video Şehrazat

Bergüzar Gökçe Korel Şehrazat video

Bergüzar Gökce Korel video

Bergüzar Gökçe Korel - Şehrazat Haberleri

Bergüzar Gökçe Korel namıdeğer Şehrazat, Binbir Gece dizisinde canlandırdığı karakterin başına gelenlerle, ana haber bültenlerine bile konu oldu.

Uzun süre özel hayatını gazetecilerden ve magazincilerden saklamayı başaran Şehrazat, Tan Sağtürk'le yaşadığı arkadaşlık ile magazincilerin tüm ilgisini üzerine çekti.

Sanatçıların yaşadıklarının reklam amaçlı olması nedeniyle Bergüzar Korel zor günler yaşasa da, arkadaşlığına devam etti ve evlenme yolunda büyük admlar attı.

Yayınlanan bazı haberler şöyle:

Tan Ailesiyle Tanıştırdı:

Ünlü balet Sağtürk, sevgilisi Bergüzar Korel'i ailesiyle tanıştırdı. Bu gelişme ile, sanatçıların evleneceği tüm magazin haberlerinde yer aldı.

Eski Sevgili Konuştu!

Binbir Gece disinin yıldızı Bergüzar Korel'in eski sevgilisi Cenk Tangöz, ilişkilerinin, Şehrazat'ın annesi nedeniyle bittiğini açıkladı.

Aşıklar ABD'ye Gidiyor

Tan Sağtürk ve ünlü sanatçı Bergüzar Gökçe Korel bugün Amerika'ya tatile gidiyorlar.

Her Şey Reytıng İçin!

Tan Sağtürk'le Bergüzar Korel'in reklam olduğu düşünülen ilişkisi gündeme bomba gibi düştü. Sanatçılar açıklama yapmayarak, bu iddaaları dikkate almadıklarını belirtseler de, magazin dünyası, dizinin reyting kaygısı nedeniyle bu tür reklam çalışmalarına gerek olmadığını söyledi.

İlk Kez Komedi Filminde!

Duygusal filmlerde ve dizilerde rol alan Bergüzar Korel, yeni fil projesinde komedi dalında bir filmde oynayacağını açıkladı. Uğur Yücel ve Engin Günaydın'ın rollerini palaşacağı film Temmuz'da Urfa'da çekilecek.

Tan Sağtürk açıkladı!

Tan Sağtürk, katıldığı ödül töreninde, Bergüzar Korel ile evlenmek istediğini, her ilişkisinin ciddi olduğunu ama bu sefer geleceğini sevgilisiyle paylaşmak istediği dile getirdi.

Begüzar Gökçe Korel Şehrazat Binbir Gece resimleri

Bergüzar Gökçe Korel - Şehrazat

Bergüzar Gökçe Korel namıdeğer Şehrazat, 1982 yılı İstanbul doğumludur. Yıldız Koleji'ni bitirdikten sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümüne girdi. Üniversite yaşantısından önce profesyonel kulüplerde voleybol da oynadı.

Okul hayatı esnasında bir çok oyun ve kısa filmde rol aldı. Devlet Tiyatrosu Kuvay-i Milliye oyununda da yardımcı oyuncu olarak yer alan Bergüzar Korel, bir süre Nicole Kidman ve Tom Hanks'in oyuncu koçluğunu yapan Susan Boston ile çalıştı ve Özay Fecht'in yöneticliğindeki çalışmalara katıldı.

Bildiği yabancı dil: İngilizce

Hobileri: kickbox, piano çalmak ve voleybol oynamak, binicilik, buz pateni, yüzme, fotoğraf çekmek.

Çalışma alanları: Sinema, TV, tiyatro, reklam, dublaj

Bergüzar Korel'in, kendisinden yedi yaş büyük bir ablası bulunuyor.Ablası şu an evli ve Amerika’da yaşıyor. Çocukluğunun en güzel yılları Ulus’ta geçen sanatçı, içinde meyve ağaçları bulunan büyük bir sitede büyümüş. Ağaçların tepesinden inmediğini belirten Şehrazat. Küçükkken başta kirpi olmak üzere bir çok hayvan beslemiş.

Voleybol geçmişi bulunan Şehrazat, piyano eğitimi almış, buz pateni yapmış ve dans eğitimi almış. 4 yaşına kadar çok yemek yemesi nedeniyle kilolu olan Şehrazat, ilkokul yıllarında zayıflamış.Arkadaşları bu zayıflığı nedeniyle çiroz lakabını takmışlar.

Bir çok oyunda yer almasına karşın asıl şöhreti Kurtlar Vadisi Irak filmindeki üstün performansı ve daha sonra rol aldığı Binbir Gece adlı televizyon dizisi ile eden Bergüzar Gökçe Korel, dizideki anne karakteriyle, hem tartışmalara yol açtı, hem de hayran kitlesini epeyce artırdı.